Aralıklı oruç öyküsü ve artan düzensiz yeme davranışları

Aşırı yeme bozukluğu; obezite, diyabet ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilen ciddi bir durumdur. Öte yandan aralıklı oruç, kilo verme, kan şekeri kontrolünü iyileştirme, inflamasyonu azaltma gibi sağlık yararları sağlayabilen popüler bir diyet trendidir. Bununla birlikte, bu iki davranışın nasıl etkileşime girdiğini ve farklı aralıklı oruç türlerinin aşırı yeme ve diğer zararlı yeme davranışı riskini nasıl etkileyebileceğini henüz tam olarak anlaşılmamıştır.
Appetite dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, geçmişte aralıklı oruç tutan kişilerde aşırı yeme riski daha yüksek olabilir.
Çalışma yazarı, Texas A&M Üniversitesi’nden Jordan Schueler:
“2019’da bu çalışma fikrini bulduğumda, sadece ‘aralıklı oruç’u duymuştum ama hakkında pek bir şey bilmiyordum. Yine de aklıma hemen araştırmadan öğrendiğim bir şey geldi: Kısıtlayıcı beslenme veya aşırı diyet yeme bozukluklarının gelişmesine yol açabilir.”
Schueler, “Konu hakkında daha fazla şey öğrenmeye ve hangi araştırmanın yapıldığını görmeye çalıştım” dedi. “Aralıklı açlığın psikolojik etkileri hakkında gerçekten fazla bir şey olmadığını, kilo, kolesterol vb .gibi medical göstergelerdeki etkisi hakkında daha çok bilgi bulunduğunu söyledi.
Sezgisel Yeme Davranışı, Dikkatli Yeme Davranışı ve Yeme Bozukluğu Ölçüldü
Çalışmaları için Schueler ve meslektaşları, şu anda aralıklı oruç tutan 70 kişiden, daha önce aralıklı oruç tutan 48 kişiden ve hiç aralıklı oruç tutmayan 182 kişiden oluşan bir örneklem aldı. Katılımcılar bir psikoloji bölümü konu havuzu aracılığıyla araştırmaya dahil edildi.
Araştırmacılar, katılımcılara beslenme alışkanlıkları hakkında bazı temel sorular sordu. Şu anda aralıklı oruç tutanlara, farklı aralıklı oruç türleri (zaman kısıtlamalı oruç ve gün aşırı oruç) ile ilgili deneyimleri ve bunu yapma nedenleri hakkında daha fazla soru soruldu. Ayrıca ne kadar süredir oruç tuttukları soruldu.
Katılımcılar ayrıca, dürtüselliğin beş yönünü değerlendiren Dürtüsel Davranış Ölçeği, bireylerin ne zaman yemeyi bırakacaklarını veya ne zaman başlayacaklarını belirlemek için açlık veya duygusal ipuçlarına ne ölçüde güvendiklerini değerlendiren Sezgisel Yeme Ölçeği 2’yi de tamamladılar. DSM-5’te tıkınırcasına yeme, anoreksiya ve çıkarma davranışlarının tanısal bir değerlendirmesi için Yeme Bozukluğu Tanı Ölçeğini ve bireylerin mevcut düşünce ve duyumlarına dikkat ederek yeme derecesini değerlendirir Dikkatli Yeme Davranışı Ölçeği’ni tamamladılar.
Bulgular
Şu anda aralıklı oruç tutan katılımcıların yalnızca %57,1’i kendilerini “şu anda diyet yapıyor” olarak görüyordu ve %87,1’i herhangi bir özel diyet kısıtlamasına uymuyordu. Aralıklı oruca başlayanların çoğu (% 58,7) bunu kilo vermek veya vücut kompozisyonunu değiştirmek için yaptıklarını bildirdi. Büyük bir çoğunluk ise (%90) zaman kısıtlamalı bir oruç rejimi uyguladıklarını belirtti.
Endişe verici bir şekilde, hiç aralıklı oruç tutmamış olanlarla karşılaştırıldığında, geçmişte aralıklı oruç tutma öyküsü olan kişiler, tıkınırcasına yemeye daha fazla katılım bildirme eğilimindeydiler.
Schueler, “Çalışma sonuçlarımız, geçmişte aralıklı oruç tutmanın daha fazla aşırı yeme ile ilişkili olduğunu gösterdi” dedi. “Aşırı yemek tek başına kişiyi fiziksel ve duygusal olarak rahatsız hissettirebilirken, aynı zamanda tip 2 diyabet, hipertansiyon, madde kötüye kullanımı veya ruh hali veya anksiyete bozuklukları gibi çeşitli tıbbi ve psikolojik kaygılarla da bağlantılıdır.”
Schueler, “Ancak, aralıklı orucun düzensiz yeme, yiyeceklerle meşgul olma, beden imajı endişeleri, depresyon veya kaygı gibi zararlı psikolojik etkilerle nasıl ilişkili olduğunu tam olarak anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
İlginç bir şekilde, şu anda oruç tutanlar ile hiç oruç tutmamış olanlar arasında tıkınırcasına yeme nöbetlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu.
Schueler, “Geçmişte aralıklı oruç tutmanın aşırı yemeye yol açabileceğine şaşırmasam da, şu anda oruç tutanlara kıyasla bu grupta aşırı yeme olaylarının en yüksek olmasına şaşırdım” dedi. “Ancak, biraz daha düşündükten sonra mantıklı olduğunu düşünüyorum. Uzun süreli diyet veya diyet geçmişi, kişinin devam eden düşüncelerinin yaygınlığı ve yiyeceklerle veya kilolarıyla meşgul olması nedeniyle genellikle aşırı yemeye yol açabilir.
“Ve sürekli olarak diyet yaptığımızda veya yiyecek alımımızı sınırladığımızda ne olur? Acıkırız! Ama çoğumuzun düzenli olarak yaptığı gibi biraz acıkmak yerine, gerçekten acıkıyoruz ve neredeyse ne kadar yediğimizi kontrol edemiyormuşuz gibi hızla yemek yiyebiliyoruz ve sonunda birden fazla yemek yiyebiliyoruz, örneğin; aşırı yeme. Elbette, geçmişte aralıklı oruca katılan grup için daha küçük bir örneklem büyüklüğümüz vardı (n = 48), bu nedenle bu bulguyu doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.”
Şu anda aralıklı oruç tutan katılımcılar, geçmişte oruç tutan veya hiç oruç tutmayanlara kıyasla azim ölçüsünde daha yüksek puan aldı. Başka bir deyişle, “Genellikle dikkatli bir şekilde akıl yürüterek karar veririm” ve “Genellikle sonuna kadar gitmeyi severim” gibi ifadelere katılma eğilimindeydiler. Ancak dürtüsellikte başka hiçbir önemli fark ortaya çıkmadı.
Schueler, “Ayrıca, aralıklı oruç tutma ile dürtüsellik arasında bir ilişki olmadığına şaşırdım” dedi. “Tipik olarak, literatürde aşırı yemek yiyen insanların aynı zamanda daha fevri olma eğiliminde olduklarını gördük. Bu, aşırı yemenin dürtüsel bir yemek yeme kararı olarak görülebileceği göz önüne alındığında anlamlıdır.
Çalışma, tüm araştırmalar gibi bazı uyarılar içeriyor
“Çalışmamız ırksal/etnik çeşitlilik açısından eksikti ve yalnızca lisans öğrencilerine odaklanıyordu, bu da bu araştırmanın sonuçlarının lisans derecesi veya biraz üniversite deneyimi olan kişilere mutlaka uygulanamayacağı anlamına geliyor.”
“Ayrıca, depresyon, kaygı, duygusal değişkenlik (hızlı ve genellikle aşırı ruh hali değişiklikleri), intihar eğilimi vb. gibi diğer önemli psikolojik değişkenlere bakmadık. Bu kesinlikle çalışmamızın bir kısıtlılığıdır ve gelecekteki araştırmalarda daha fazla araştırılması gerekir.” ifadelerinde bulundu.
KAYNAKÇA:
– PsyPost. (1.02.2023). A history of intermittent fasting is associated with increased disordered eating behaviors.
– Schueler, J., Philip, S. R., Vitus, D., Engler, S., & Fields, S. A. (2023). Group differences in binge eating, impulsivity, and intuitive and mindful eating among intermittent fasters and non-fasters. Appetite, 182, 106416.
Bizi takip edin: