C-Reaktif Protein (CRP) ve Duygudurum Bozuklukları
Duygudurum bozukluğu olan bireyler genellikle kronik olarak düşük dereceli enflamasyon ve bağışıklık sistemi düzensizliği sergilerler. Bazı çalışmalar, bu bireylerde daha yüksek sıklıkta otoimmün problemleri ve belirli pro-enflamatuar sitokinlerinin değişen seviyeleri gibi immün işlev bozukluklarını vurgulamaktadır. Bu faktörlerin varlığı depresif semptomların gelişimine doğrudan katkıda bulunabilir.
CRP Nedir?
Bu bağlamda ilgi çeken bir proteinlerden biri enflamatuar mekanizmaları aktive ederek patojenlerin ve hasarlı hücrelerin tanınmasında ve ortadan kaldırılmasında rol oynayan C-reaktif proteindir (CRP). CRP hem pro-inflamatuar hem de anti-inflamatuar özelliklere sahip olabilir. Önceki çalışmalar majör depresif bozukluğu (MDB) olan kişilerde CRP seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir, ancak CRP seviyelerinin bipolar ve unipolar depresyon gibi diğer duygudurum bozukluklarında nasıl farklılık gösterdiği hakkında daha az bilgimiz vardır.
Unipolar ve Bipolar Depresyonda CRP
Journal of Affective Disorders’da yayınlanan yeni bir çalışma, unipolar ve bipolar depresyonu olan bireylerde CRP düzeylerini değerlendirerek bu boşluğu gidermeyi amaçlamıştır.
Çalışma geriye dönük olarak yürütülmüş ve duygudurum bozukluğu tanısı konan hastalar analize dahil edilmiştir. Genel psikopatolojiyi değerlendirmek için psikopatolojik derecelendirme ölçekleri uygulanmış ve ileri analiz için kan örnekleri alınmıştır.
Araştırmacılar, çalışmayı yürütmek için 1 Aralık 2021 ile 25 Ağustos 2022 tarihleri arasında ardışık olarak hastaneye yatırılan hastaların kayıtlarını incelediler. DSM-5-TR kriterlerine göre yalnızca 18 yaşında veya daha büyük olan ve majör depresif bozukluk (MDB), bipolar bozukluk tip I (BD-I) veya bipolar bozukluk tip II (BD-II) kapsamında mevcut bir orta-şiddetli depresif atak tanısı olan hastaları çalışmaya dahil ettiler.
Aralık 2021’den Ağustos 2022’ye kadar olan dönemde taranan toplam 313 hastadan 113’ü yazılı onay vermiş ve çalışmaya katılmak üzere seçilmiştir.
Araştırmacılar hastaların elektronik tıbbi kayıtlarından sosyo-demografik bilgiler, aile ve kişisel psikiyatri geçmişi, hastalık süresi, önceki ve mevcut ilaçlar, sigara içme alışkanlıkları, fiziksel ölçümler, tıbbi komorbiditeler, kardiyovasküler risk faktörleri ve laboratuvar test sonuçları dahil olmak üzere veri topladı.
Vücut kitle indeksi, Yüksek Tansiyon, Kan yağı etkili
CRP düzeylerinde cinsiyet, etnik köken, mesleki durum, medeni durum, sigara içme durumu, fiziksel aktivite düzeyi, tıbbi komorbidite varlığı, eşlik eden tıbbi tedavi veya aile kardiyovasküler öyküsüne bağlı olarak anlamlı bir farklılık yoktu.
Ancak düşük vücut kitle indeksi, belirli bir CRP türünün daha düşük seviyeleri ile ilişkiliyken, yüksek tansiyon ve anormal kan yağı seviyelerine sahip bireyler bu CRP’nin daha yüksek seviyelerini sergilemiştir. Bu bulgular, CRP’nin muhtemelen kan damarları üzerindeki etkisi yoluyla yüksek tansiyon gibi durumların gelişiminde potansiyel bir rolü olduğunu düşündürmektedir.
Erken başlayan ve uzun süren depresyonda CRP
Çalışma ayrıca daha yüksek CRP seviyeleri ile daha uzun hastalık süresi ve duygudurum bozukluklarında daha erken başlangıç yaşı arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymuştur. Ek olarak, akşam tipi kronotipe sahip bireyler, sabah tipi ve orta tip bireylere kıyasla önemli ölçüde daha yüksek CRP seviyelerine sahipti ve bu da farklı psikiyatrik durumlarda kronotip ile CRP seviyeleri arasında tutarlı bir ilişki olduğunu gösteriyordu.
Araştırmacılara göre bulgular, nöroinflamatuar bir yaklaşımın depresif hastaları inflamatuar paternlerine göre daha homojen alt gruplara ayırmaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Bu yaklaşım, bu hastaların klinik seyri, tedavi sonuçları ve prognozu hakkında içgörü sağlayabilir.
Ancak, çalışmanın bazı kısıtlamalarını göz önünde bulundurmak önemlidir. Örneklem büyüklüğü orta düzeydeydi, bu da sonuçların unipolar ve bipolar depresyonu olan tüm bireyler için geçerli olmayabileceği anlamına geliyor. Çalışma ayrıca zaman içinde tek bir noktada gerçekleştirilmiştir, bu da nedensel ilişkiler kurmayı veya zaman içindeki değişiklikleri izlemeyi zorlaştırmaktadır. CRP seviyelerinin ruh hali seviyeleri gibi farklı faktörlere bağlı olarak nasıl değişebileceğini araştıran daha büyük ve uzun vadeli çalışmalar yapmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
KAYNAKÇA:
– Viviana Greco (12.07.2023). C-reactive protein levels and mood disorders: Insights from a retrospective study. PsyPost.
– Orsolini, L., Ricci, L., Pompili, S., Cicolini, A., & Volpe, U. (2023). Eveningness chronotype and depressive affective temperament associated with higher high-sensitivity C-reactive protein in unipolar and bipolar depression. Journal of Affective Disorders, 332, 210-220.
Bizi takip edin: