COVID-19 ve Obsesif Kompulsif Bozukluk üzerine etkisi
Covid-19’un psikiyatrik hastalıklar üzerindeki olumsuz etkisinden daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Bu yazımızda Covid-19 salgını ve beraberinde uygulanan kısıtlamaların, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) üzerindeki etkisinin araştırıldığı çalışmayı paylaşacağız.
Pandemi ile beraber sınırlar kapatıldı ekonomi kesintiye uğradı ve insanlar evlerinde izole oldu. Küresel sağlık kurumları sınırlama için bir çözüm bulmakta zorlanırken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından önerilen ana stratejiler sosyal mesafe, el yıkama ve maske takmaktır. El yıkama, enfeksiyona karşı en güvenli önlemlerden biri olarak kabul edildiğinden, dezenfektanlara, sabunlara ve eldivenlere olan talep hızla arttı. Medya sıkça hijyenik önlemlerin ve el yıkamanın bulaşmanın önlenmesindeki önemini vurguladı.
Açıklanan stratejileri uygulamak insanlar için kolay gibi gözüküyor fakat bu stratejileri uygulamak, hijyen konusunda zaten şüpheleri olan ve temiz kalma zorunluluğu olan obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) hastalar için ne kadar kolaydı?
COVID-19 salgınının panik, sağlık kaygısı, kitlesel histeri ve izolasyon yalnızlığı da dahil olmak üzere ortaya çıkardığı birçok psiko-sosyal sonuçtan, Obsesif Kompulsif semptomların önemi büyük ölçüde ihmal edilmiştir. İhmal edilen bu durumun ne kadar sıkıntıya neden olduğunu ancak tahmin edebiliriz. OKB ile ilgili semptom, sıkıntı ve endişeler hakkında şikayetlerin dünya çapında arttığı bildirilmiştir. Ne yazık ki, halk sağlığı çalışanları arasında bu ruh sağlığı sorununa karşı duyarlılığın eksikliği ifade edilen sorunlardan biriydi.
Birden çok belirti içinde bulaşma ve el yıkama obsesyonu en yaygın olanlarıdır. Ayrıca, bu alanların farmakoterapi ve psikoterapiye iyi yanıt vermesine rağmen, dış veya çevresel nedenlerden dolayı stres durumunda nüks etme eğilimindedir. Semptomlardaki artış hemen olmayabilir, ancak tam olarak ortaya çıkması günler ila aylar sürebilir. Mevcut pandemi sırasında çeşitli yaygın faktörler, halihazırda zaten etkilenenlerin semptomlarını kötüleştirmede rol oynayabilir:
- El yıkama için artan ihtiyaç ve bunun için önerilen minimum süre artabilir.
- ‘Doğru El yıkama adımları’, ritüelistik kompulsiyonlara katkıda bulunabilir.
- Kişi dışarıdan geldikten sonra şüpheli bir ‘pislenmeyi’ gidermek için el yıkama ihtiyacının bir problem olduğunu düşünmek yerine bilişsel ‘gerekçelendirme’ yapabilir.
- Aileden katı hijyen önlemleri almasını istemek veya bunun tam tersinin istenmesi.
- Virüsün çeşitli cansız yüzeylerde aktif kalma olasılığı hakkında çeşitli medya kaynaklarından sürekli bilgi yüklenmesi bulaşma düşüncelerine katkıda bulunabilir.
- Kişi artan ruminasyonları ve tekrarlanan yıkamaları, abartılı tedbirleri, pandemi tepkisi karşısında ‘normalleştirilebilir’
- Maske, sabun, dezenfektan stoğu, istifleme davranışına ve panik alışverişine neden olabilir.
Kontrolsüz takıntı ve zorlamalar dermatolojik problemlere, kronik strese, uykusuzluğa ve yüksek intihar riskine yol açabilir. Devam eden pandemi sürecinde bu tür vakaların olası artışına karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Özellikle birinci basamak sağlık çalışanlarının, Obsesif kompulsif şikayetlerini bilmesi ve gerektiğinde sevkleri yapabilmeleri için eğitilmesi gerekir.
KAYNAKÇA:
– Banerjee, D. (2020). The other side of COVID-19: Impact on obsessive compulsive disorder (OCD) and hoarding. Psychiatry research, 288, 112966.
Bizi takip edin: