Depresyon ve koroner arter hastalığını birbirine bağlayan inflamatuar yollar
Koroner arter hastalığı, bilinen en yaygın kalp hastalığı türlerinden birisidir. Dünya çapındaki en önemli ölüm nedenlerinden biri olarak da görülmektedir.
Kalbe kan, oksijen ve besin maddeleri (koroner arterler) sağlayan ana kan damarları hasar gördüğünde ortaya çıkmaktadır. Atardamarlarda kolesterol içeren birikintiler (plaklar) ve iltihaplanmalar olarak da tanımlanmaktadır. Bu plaklar biriktikçe atardamarları daraltarak kalbe giden kan akışı yavaşlatmaktadır. Bu durum; göğüs ağrısına, nefes darlığına ya da diğer semptomlara sebep olabilmektedir. Kalp krizi gibi daha ciddi komplikasyonlara yol açmaktadır.
Majör depresif bozukluk olarak da bilinen majör depresyon; kalıcı üzüntü, umutsuzluk duyguları ve günlük aktivitelere ilgi ya da zevk eksikliği ile karakterize edilen ciddi bir zihinsel sağlık durumunu oluşturmaktadır. Bir kişinin nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve günlük aktiviteleri nasıl yürüttüğünü etkilemektedir. Bu durum çeşitli duygusal ve fiziksel problemlerle ilişkilendirilmekte ve kişinin günlük yaşamındaki çalışma yeteneğini azaltmaktadır.
Önceki çalışmalar, koroner arter hastalığı ile majör depresyon arasında önemli bir kesişim olduğunu ortaya koymaktadır. Koroner arter hastalığı olan bireylerin %44’ü aynı zamanda majör depresyondan da muzdarip kişilerdi. Bu ilişkilere rağmen, bu koşulları birbirine bağlayan temel biyolojik mekanizmalar ise hala belirsizliğini korumaktadır. Enflamasyonun her iki durumda da ortak bir faktör olduğu görülmektedir. Depresyondan muzdarip ve koroner arter hastalığı olan bireylerde yüksek seviyede inflamatuar belirteçler kaydedilmekte ve bu da ortak bir biyolojik bağlantıya işaret etmektedir. Yapılan bu gözlem, araştırmacıları bağlantıların altında genetik bir temelin yatıp yatmadığını daha fazla incelemesine yöneltmiştir.
Araştırmanın bulguları
Araştırma ekibi, hem majör depresyon hem de koroner arter hastalığına bağlı gen ekspresyonunu etkileyen genetik varyasyonları tanımlamak istemişlerdir. Tanımlamaya yardımcı, karmaşık bir teknik olan transkriptom çapında ilişkilendirme taramaları kullanılmıştır.
Araştırmacılar, hem koroner arter hastalığı hem de majör depresyonla önemli ölçüde ilişkili olan 185 gen belirlemişlerdir. Bu genler özellikle inflamasyonla ilgili biyolojik süreçlerde de rol oynamaktaydı. Bu örtüşme, inflamatuar yollar aracılığıyla gelişimlerini etkileyen ortak bir genetik yatkınlığı paylaşabileceğini düşündürmektedir.
İlginç bir şekilde hem koroner arter hastalığı hem de majör depresyon için genetik belirteçlere sahip olan hastalarda, özellikle sadece koroner arter hastalığı olanlarla karşılaştırıldığında, kardiyomiyopati görülme sıklığının beklenenden daha düşük olduğunu buldular.
Sınırlamalar
Çalışma önemli bulgular sunarken, yazarlar bazı sınırlamaları kabul etmektedir. Elektronik sağlık kayıtlarına güvenmek, hastalıkların farklı ortamlarda nasıl kaydedildiği ve yönetildiğine ilişkin birtakım önyargıları ortaya çıkmaktadır. Genetik analiz ağırlıklı olarak Avrupa kökenli bireylerden elde edilen verilere dayanmaktaydı ve bu veriler tüm popülasyonlara genelleştirilmesi pek mümkün değildi.
Araştırmacılar, optimal düzeyde tedavi mekanizmalarını araştırmak ve bu bulguları daha çeşitli popülasyonlara sunabilmek ve güvenirliğini kanıtlamak için daha fazla çalışmanın yapılması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca gelecekteki araştırmalar ruh sağlığı ve kalp sağlığının iç içe geçmiş doğasını dikkate almaya devam etmesi ve potansiyel olarak daha kapsamlı tedavi yöntemlerinin keşfedilmesi gerektiğini vurgulanmaktadır.
KAYNAKÇA:
– Singh, K., Lee, H., Sealock, J. M., Miller-Fleming, T., Straub, P., Cox, N. J., … & Davis, L. K. (2024). Genes associated with depression and coronary artery disease are enriched for cardiomyopathy and inflammatory phenotypes. Nature Mental Health, 1-9.
– Researchers uncover inflammatory pathways connecting depression and coronary artery disease by Eric W. Dolan. Nature Mental Health.
Bizi takip edin: