Gülün Ardından
İlkbahar tazeliğe doyamıyordu. Tüm çiçekler coşku içindeydi. O sırada, yedi yaşında bir çiçektim ve her çocuk gibi ben de öyleydim.
Dedemin tek katlı evinde bahçede tabiatın tam içindeydim. Orada her şey vardı. Hayaller gerçeklerle hasb-ı hal içindeydi. Cennetti adeta.. Yeryüzünde bir cennet… Böceklerle, köpeklerle, kedilerle arkadaş olurdunuz, otlarla oynardınız… Toprakla su… Şimdi anlıyorum ki vecd halinde sevişirlerdi. Birbirlerine yol açar dertleşirlerdi.
O bahçe benim için neydi biliyor musunuz? Kelime bulamıyorum şu anda.. Parçamdı desem, her şeyim.. Anım, geleceğim, geçmişim, dediğim gibi hayallerim, gerçeğim…
O bahçede çiçekler vardı. Hepsi bana ait… Ama bir tanesi vardı ki pembe yapraklıydı. Güldü… Oysa kısa zaman önce o bir tomurcuktu. Minik ellerimle suladığım, tek bir gül… Nasıl da canlıydı, tüm güllerden daha güzeldi. Yaprakları pırıl pırıl bir kadifeydi adeta. Dikeni benimle şakalaşırdı. Öyle canımdan bir parçaydı işte. Sabahları ilk iş onu ziyaret etmekti. Koklamak, sevmekti. Kim bilir varoluşumu gerçekleştirmekti.O küçücük ruhumla hayatla dans etmekti.
Ama bir gün her şey değişecekti. Allah’ım o nasıl şeydi! Kara çarşaflı kadının elindeki gülümün ta kendisiydi…Sapından kesilmişti. Ölmüştü. Artık yoktu aslında. Böylece minicik dünyam bir cinayete tanık olacak, yıkılacak, örselenecek, kahrolacak, ağlayacak, ağlayacak,kalbi kırılacak, ümitleri yok olacak, hayalleri kararacaktı. Şu anda dahi gözlerim nemleniyor desem anlatabilir miyim bilmem….
Köyde bayırda tek başına her gelen aracı selamlayan sevgili yaşlı çam ağacı kesilse ne olacak idi ise benim gülüm koparıldığında da o olmuştu… Yer yerinden oynamış, her şey karanlığa gömülmüştü..
Anneannem, ah canım anneannem.. Duygularımı anlamış, derin üzüntü içindeydi ama artık çok geçti. Gerçi, onun gözlerindeki hüzün, derin hem hal oluş, ruhuma biraz da olsa su serpecekti ama işte bir dost, bir sevgili, bir arkadaş gitmişti… Artık yoktu. Hediye adı altında kıyılmıştı. Cinayet işlenmişti. Beklenmedik bir kayıptı o… Etkisi bu güne, ta yarım asır sonrasına uzanan bir yas….
Tabiat ve çocuklar işte böyle bir şeydi. Eminim her çocuğun her birimizin, hatırlarsak böyle bir öyküsü olmalıydı…
Nereden mi biliyorum? Ozan diyor ya, dost dost dersiniz ama kara topraktan başkasını bulamazsınız… Sonra da her birimizin en derinde sakladığı o güzel ruhların en ince hallerine tercüman olursunuz….
Bilemedim, Allah kimseye o kopmaları yaşatmasın diyeceğim… Öyle anlaşılıyor ki, adım atsak düşünmeliyiz… Hangi ruhlarla etkileşmekteyiz. Bilmeliyiz, hissetmeliyiz…
Ama, güzellik,ve ölü çiçekler size hoş geliyorsa demek sözün bittiği yerdeyiz….
Bizi takip edin: