Hangi İlaç?
Psikiyatride tedaviye cevabı önceden kestirmek gerçekten çok zordur. Söz konusu olan ilaç seçimi olunca durum daha da önem kazanır. Zira ilaca cevap, hastalığa bağlı olmak üzere belirli bir zaman alır. Bu kimi zaman 3 aya kadar uzar. Tercih doğru değilse ikinci bir ilaca geçilir ve bir o kadar daha beklemek gerekebilir.
Bu nedenle ilk denemede doğru ilacı nasıl kestirebiliriz? Sorusu bilimsel alanda bir hayli öncelik taşımaktadır. Konuyla ilgili son derece yoğun bir literatür birikimi söz konusudur.
Çeşitli biyolojik, psikolojik vb. parametrelerin kestirim değeri incelenegelmektedir.
Bunlardan bir tanesi farmako-EEG adını alır. Bu bir kestirim yöntemidir. Hastaya düşük doz bir ilaç verilir. Buna test doz denir. İlacı vermeden çekilen sayısal EEG (Q-Elektroensefalograf) ile ilacı verdikten sonra belirli aralıklarla kaydedilen QEEG verileri kıyaslanır. Eğer başlangıç profili yavaş yavaş normalize oluyorsa test dozda verilen ilacın gelecekte etkili olacağı düşünülür. Böylece, örneğin depresyonda haftalarca beklemeye gerek kalmadan bir kaç saat içinde tedaviye cevap tahmin edilmiş olur.
Bir diğeri farmako-genetiktir. Burada hastanın ilacı metabolizma etme yani vücuttan temizleme hızı araştırılır. Genellikle tükürük salgısı olmak üzere şahsa ait bir materyaldeki genler incelenir. Hastanın belirli bir ilacı, örneğin vücuttan hızla atıyorsa beyine giden miktarın yetersiz olacağı, dolayısıyla o ilaçtan uzak durulması gerektiği bilgisi elde edilir. Ya da yavaş atılıyorsa beyinde toksik doza ulaşılabileceği, bu nedenle ilacı tercih etmemek gerektiği, ama normal metabolize edilenlerin rahatlıkla verilebileceği saptanır.
Bunlara benzer daha pek çok biyolojik işaret araştırma konusu olabilmektedir.
Sonuçta üzerinde uzlaşmaya varılan noktalar şöyle özetlenebilir:
- Hastanın özgeçmişinde işe yarayan ilaç büyük olasılıkla yine yarayacaktır
- Hastanın kan bağı olan akrabalarına iyi gelen ilaç genetik gerekçelerle tercihe edilebilir.
Bunların dışında hekimler kişisel tercihte bulunarak deneme yanılma yoluna gitmektedirler.
Benim konuyla ilgili deneyimim uzun yıllar öncesine dayanır. Amerika’da yıllarca farmako-EEG alanında verdiğim emekte yol göstericim olarak Prof. Dr. Turan İtil’i anmadan geçemeyeceğim. Kendisi farmako-EEG’nini öncülerindendir. Hatta Uluslararası Farmako-EEG Cemiyeti (IPEG) kendisinin kıymetine binaen her yıl araştırmacılara ödül vermektedir. Uzmanlık tezimi bu alanda verdiğimi de belirtmek isterim.
Son yıllarda ise farmako-genetik yönteminin yararlarını saptamış ve uygulamaya almış durumdayız.
İkinci teknik, -farmako-geneti- ilacın beyine gittiği ana dek geçen süreç hakkında bilgi verirken, birinci yöntem (farmako-EEG) beyinde olan biteni ortaya koymaktadır. Dolayısıyla böylece ilacın vücuttaki toplam serüveni aydınlanabilmektedir
Özetle, deneme yanılmaya dayanan, en deneyimli klinisyenin bile göstereceği maksimum performansın -ki depresyon özelinde bu 2/3 civarındadır- çok üzerinde tahmini verilere ulaşmak günümüzde mümkün olabilmektedir.
Konuyla ilgili gelişmeler yakın gelecekte çok daha büyük adımlar atılacağını memnuniyetle öngörmemize yol açmaktadır.
Bizi takip edin: