İhmal edilen gerçeklik: İklim değişikliği
Çoğu çalışma, öncelikle küresel ısınma nedeniyle biyosferde meydana gelen olaylar zincirine odaklanıyor olmasına karşılık iklim değişikliğinin bir kısmı insan faaliyetlerinden diğer bir kısmı ise insanlardan bağımsız olarak gezegenimizin koşullarından kaynaklanmaktadır. Mevcut küresel ısınma durumunu, kısmen fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve kirlilik yoluyla antropojenik aktiviteye bağlamak mümkün görünmektedir.
Artan sıcaklıklar, sıcak hava dalgaları, seller, hortumlar, kasırgalar, kuraklıklar, yangınlar, ormanların yok olması ve buzulların yanı sıra nehirlerin yok olması ve çölleşme, doğrudan ve dolaylı olarak insanda fiziksel ve zihinsel patolojilere yol açabilmektedir.
Yaklaşık yarım yüzyıldır dünyanın tamamını ilgilendiren iklim değişikliği meselesi ise gereken ilgiyi hala daha üzerine çekememiş görünmektedir. Aşırı iklim olayları sonucunda manzara, görmezden gelinmesine karşılık günden güne daha da vahim bir hale gelmekte.
Peki bir iklim olayını ne zaman “aşırı” olarak değerlendirebiliriz?
Bilimde “aşırı” terimi çeşitli bağlamlarda kullanılır. Aşırılıklar, nadir görülen veya normal aralığın dışında olan olaylar olarak tanımlanabilir. Yıkıcı doğal hava olayları yalnızca iklim değişikliğinden kaynaklanmaz. Bazı mevsimsel değişiklikler veya yıllık ortalama sıcaklıklar “aşırı” olabilir. Bu nedenle, aşırılıklar gerçekleştikleri bağlam içinde anlaşılır. İnsanlar ve topluluklar, bu olaylar benzeri görülmemiş veya önceki fenomenlerden farklı olduğunda, olayları kişisel deneyimlerle karşılaştırarak “aşırı” olarak yargılarlar.
Bununla birlikte, gezegende kaç kişinin iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı olaylardan etkileneceği ve bu olayların yaşam kalitelerini ne ölçüde ve ne zaman tehlikeye atacağı belirsizliğini korumaktadır. İnsanlar ya doğrudan (örneğin aşırı bir olay sırasında) ya da dolaylı olarak (gıdanın azalması, kıtlık, su kıtlığı, tarım veya avlanma yerlerinin azalması, yerinden edilme) hayatta kalma konusunda risk altında olabilir.
Farklı çalışmalarda iklim değişikliği ile beraber farklı sonuçların ve risklerin insanları etkisi altına alabileceği öngörülmektedir. Bu gerçekleşmekte olan ve ileride olması muhtemel öngörülerin içerisinde bitki ve hayvanların nesillerinin tükenmesi, kuraklık, açlık, zorunlu göç, fiziksel hastalıklarda artış, biyolojik çeşitlilikte azalm, doğuştan defektlere bağlı olarak nörogelişimsel bozukluklar, psikosomatik ve nörolojik rahatsızlıkları tetiklenmesi gibi olumsuz sonuçlar da bulunmaktadır.
İklim Değişikliğinin Mental Sağlık Üzerindeki Tesirleri
İklim, insan toplumları arasında feci bir etkiye sahip güçlü fenomenler üretebilme gücüne sahiptir. Afetler, kasırga, sel ve kuraklıklar normal mevsimsel hava değişimlerine kıyasla farklı bir psikolojik ve psikopatolojik sıkıntı yaratır. Ayrıca, maruz kalan popülasyonların mental sağlığı üzerine yapılan çalışmalarda genellikle göz ardı edilen diğer iklim olayları (örneğin okyanus asitlenmesi, asit yağmuru, süper sis, buzulların erimesi, biyokütlenin yok olması) ile birlikte zihin sağlığı üzerinde daha geniş bir etkiye sahip olabilmektedir.
Sıralanan aşırı doğa durumlarının her birinin (sıcak hava dalgaları, seller, fırtınalar, kuraklık, orman yangınları vs.) insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu literatürde bilindiği gibi; iklim değişikliğinin psikolojik tablosu da minimal stres ve sıkıntı semptomlarından, anksiyete ve uyku bozukluklarından depresyon, travma sonrası stres ve intihar düşüncelerine kadar değişen klinik bozukluklara kadar uzanmaktadır.
Özetle
Hava durumu günlük aktiviteyi etkileyebilir ve davranıştaki değişiklikler çevrenin fiziksel özelliklerinden kaynaklanabilmektedir. Küresel iklim değişikliği ile normal hava koşullarına duyarlılıktan kaynaklanan bu psikopatolojik olgular günümüzde daha geniş bir boyutta incelenebilmektedir. Doğal afetler ve mental bozukluklar arasında güçlü bir bağlantı vardır ve gelecekte, iklim değişikliği aşırı hava olaylarının sıklığını artıracağı için psikiyatrik anlamda karşılıklarının olabileceğini yapılan çalışmalar öngörmektedir.
Yapılan çalışmalara rağmen iklim değişikliği ile zihin sağlığı üzerindeki sonuçları arasındaki bağlantı net bir sonuca ulaşmaktan uzaktır. Mevcut çalışmaların karmaşıklığı bu zorluğu vurgulamaktadır. Bu zorluk, büyük ölçüde neyin ölçüleceği ve iklim değişikliğinin etkisinin nasıl ölçüleceği konusundaki heterojenlikten kaynaklanmaktadır. Aşırı iklim olaylarında normallikten sapmaların tanımının yanı sıra uyum sağlamanın altında yatan mekanizmaları keşfetme girişimleri ve son olarak doğrudan neden-sonuç ilişkilerini tanımlama girişimleri zorlu görevlerdir.
Fakat doğrudan ve kısa vadede etkiler ile dolaylı ve uzun vadede etkilerin psikolojik boyutta bir patoloji oluşturması neredeyse kaçınılmaz göründüğünden, iklim değişikliği, çevrede köklü değişiklikler üretecek ve yaşam tarzlarını değiştirirken, aynı zamanda çevresel güdümlü göçü (rastgele sığınmacılar ve iklim mültecileri) üretecektir. Olayların kronolojisine göre zihinsel uyum ve belirli davranış kalıpları gelişecektir: uyarı öncesi aşamada, afet sırasında ve olaydan sonra. İklim değişikliği sorunu ilerleyen yıllarda da devam edecek gibi görünmektedir. Şüphesiz bu konu çok farklı yönleri bulunan kapsamlı bir konudur ve bu denli büyük bir meselenin insan ve insan psikolojisi üzerinde de ciddi etkileri olacaktır.
İklim değişikliği meselesinin psikolojik anlamda doğurabileceği tahribatlara karşı kıymetli önlemlerin belki de başında bilinçlenmek ve ortaya çıkabilecek durumlara karşı hazırlıklı olmak gelmektedir. Toplumsal bilinç hem ortaya çıkacak olumsuz tablonun hem de bu tablonun yaratacağı endişe ve patolojilerin ertelenmesine hem de karşı karşıya kalınan durumun adapte olunabilecek taraflarından haberdar olmaya olanak sağlayacaktır.
KAYNAKÇA:
– Cianconi, P., Betrò, S., & Janiri, L. (2020). The impact of climate change on mental health: a systematic descriptive review. Frontiers in psychiatry, 11, 74.
– Clayton, S., Devine-Wright, P., Stern, P. C., Whitmarsh, L., Carrico, A., Steg, L., … & Bonnes, M. (2015). Psychological research and global climate change. Nature climate change, 5(7), 640-646.
– Swim, J., Clayton, S., Doherty, T., Gifford, R., Howard, G., Reser, J., … & Weber, E. (2009). Psychology and global climate change: Addressing a multi-faceted phenomenon and set of challenges. A report by the American Psychological Association’s task force on the interface between psychology and global climate change. American Psychological Association, Washington.
Bizi takip edin: