Katil Doğmak
Saldırganlık ve şiddetle ilişkili genler ile doğanlar, diğer insanlara nazaran daha çok katil olma ya da psikopatlaşma potansiyeline sahip olabilirler mi? İnsanın biyolojik yatkınlığı kendisini şiddete veya saldırganlığa ne denli meylettirebilir?
Sinirbilim alanında çalışmalarıyla bilinen Jim Fallon, beyin aktiviteleri ve genler aracılığıyla psikopatların beyinlerinde olup bitenleri araştırıyorken, psikopat katillere ait fMRI (functional magnetic resonance imaging) görüntülerini incelediği sırada, bu kişilerin orbital kortekslerinde eksiklik fark ediyor. Orbital korteks ahlaki ve sosyal davranışlarımızın ilişkili olduğu düşünülen beyin bölgesidir ve görünen oydu ki psikopat katillerde normal bireylerinkinden daha farklıydı. Acaba psikopatlar kötü beyinlere sahip oldukları için şiddete eğilimli bireyler olabilir miydi?
İşin Karmaşıklaştığı Nokta
Psikopat katillerle yaptığı çalışmayla eş zamanlı olarak Alzheimer hastaları üzerinde de başka bir çalışma yürüten Fallon, Alzheimer hastalarının beyin ve gen yapıları ile sağlıklı bireylerin bulgularını karşılaştırmak için kendi ailesinden kişileri ikna etti. Alınan beyin taramalarını karşılaştırmak için masasına oturan Fallon aile bireylerinin hepsinin beyin taramalarının beklendiği gibi olduğunu fakat sadece bir tanesinde beklenmedik bir sonucun göründüğünü fark etti. Jim’in kendi beyin taraması garip bir şekilde diğer çalışmasında psikopatlarda tespit ettiği orbital korteks eksikliğini barındırıyordu. Jim bu durumla karşılaştığında kendisine şu soruyu yöneltti: peki ben neden psikopat bir katil değilim?
Arka Arkaya Şaşkınlıklar
Jim garipsediği bu durumu bir aile toplantısında şaşkınlığını belli ederek ve alaylı bir şekilde anlatırken, annesi Jenny oğluna ailesinin mazisiyle alakalı ufak bir araştırma yapmasının iyi olabileceği önerinde bulundu. Jim annesinin yönlendirmesi üzere yaptığı incelemede Thomas Cornell ismindeki atasının 1667 yılında Amerika tarihinin kayda geçmiş ilk anne katili olayının faili olduğunu gördü. Bunun yanı sıra Jim’e doğrudan mirası kalan ataları arasında yedi katil vardı. Bu incelemeler sonucu dehşete kapılan Jim kendisinin de psikopat katillerle benzer biyolojik altyapıları taşıyıp taşımadığına dair incelemelerini genişletti ve kan analizine göz attı. Jim’in kan örneği de tıpkı beyin taramasında karşılaştığı sonuca benzer bulgular ortaya koydu: kan değerleri savaşçı geni için pozitif sonuçlar gösteriyordu.
Biyolojik Yatkınlık
Jim biyolojik bulgular ışığında psikopat ya da katil olmaya uygun bir yapıdaydı fakat psikopatlıkla uzaktan yakından alakası olmayan bir bilim adamıydı. Yaşanan bu garip durum Jim’i genetik belirlenimci (insanın nasıl olacağının büyük oranda genler tarafından belirlendiği fikri) çizgisine dair görüşlerini değerlendirmeye almaya mecbur bıraktı ve Jim kendisini psikopat bir katil olmaktan alıkoyan faktörün yetiştirilme biçimi ve çevre koşulları olduğunu kabul etti.
Sonuç Olarak
Denilebilir ki her insan biyolojik olarak belirgin özellikleri barındırarak dünyaya geliyor fakat yetiştiğimiz ortamlar bizleri salt biyolojik varlıklar yapmaktan alıkoyuyor. Bu bilgiler ışığında da insanın genlerinde ne taşıdığına önem atfettiğimiz gibi, sosyal çevresinin koşullarının da önemini görmezden gelmeden bir varlık inşasını ortaya koymak gerektiği görülüyor.
KAYNAK:
The Self Illusion – Bruce Hood
Bizi takip edin: