Majör Depresif Bozuklukta Biyobelirteçler – 1
Majör Depresif Bozukluk, depresif etkilerin en çok görüldüğü psikiyatrik bozukluktur. Depresyonda biliş, konsantrasyon, dikkat, motivasyon, duygu durum düzenleme gibi beyin işlevlerinde bozulmalar görülmektedir. Bilişteki bozuklukları takiben, bireylerin yaşam fiziksel, psikolojik ve sosyal alanları dahil olmak üzere yaşam kalitesinde genel bir düşüş gözlemlenmektedir.
Majör depresif bozukluğun beyin fonksiyonu açısından patofizyolojisini araştırmak uygulanan tedavide geçen zaman, yan etkiler, intihar riski, hasta ve sağlık sistemine oluşturulan maddi yük göze alındığında klinik ve araştırma alanının etik sorumluluğundadır. Majör depresif bozuklukta uygulanan tedavilerin (farmako-terapi, psiko-terapi, beyin uyarım tedavileri) hem etkinliğini ölçmede hem de uygulanan tedavilere verilen cevabın önceden kestiriminde biyolojik göstergeler araştırılmaktadır.
Biyolojik Göstergeler (Biyobelirteçler) Nedir?
“Normal biyolojik süreçler, patolojik süreçler veya terapötik bir işleme karşı farmakolojik cevabın göstergesi olabilen, objektif olarak ölçülüp değerlendirilmesi yapılabilen özelliğe “biyobelirteç” denir. (2001).
Majör Depresif Bozuklukta Biyobelirteçler Nasıl Elde Edilir?
Bu alanda yapılan çalışmalar insanda yürütülmesi güç olan birçok çalışmada kullanılan hayvan modelleri, yeni tedavi araçlarının saptanması ve sınanmasında da önemli bir yere sahiptir (Başar, 2005). Majör Depresyonun hem teşhisinde hem de tedaviye cevabı önceden kestiriminde etkili olan biyobelirteçler çeşitli nörogörüntüleme teknikleri (fMRI, EEG, PET, SPECT, NIRS, MEG) kullanılarak çeşitli beyin bölgelerini içeren depresyon modelleri ortaya konmaktadır.
Örneğin; Majör Depresif Bozukluk alanında ortaya konulan hayvan depresyon modelinde özellikle beynin ön bölgeleri (frontal) ve limbik bölgeler gibi duygudurum düzenleyici devrenin katılımının, sinaptik plastisite, antidepresan tepkisi, hafıza işlevi ve tedavi direnci için çok önemli olabileceğini gösterdi (Fronto-Limbik Modeli). Bu modelde, beynin duygudurum düznleme devresini; beynin yürütücü işlevlerinde (dikkat, konsantrasyon vb.) aktifleşen dorso-lateral-prefrontal-korteks (DLPFK), negatif uyaranlara verilen tepkilerde rol oynayan anterio-singulat-korteks (ASK), duygusal bellekte rol oynayan amigdala ve hipokampüs oluşturmaktadır. Fronto limbik modeli dışında, fMRI görüntüleme tekniği sayesinde beynin dinlenme halinde çalışan sinir ağları modeli (Varsayılan Mod Ağı – Default Mode Network) oluşturulmuş ve bu modelin depresyonun psikodinamiğini oluşturan kişinin kendisiyle alakalı tekrar eden negatif düşüncelerle ilişkili olduğu bulunmuştur. Varsayılan Mod Ağında etkili olan beyin bölgeleri fronto-limbik modele ek olarak parietal bölgelerin de aktif rol oynadığı görülmüştür.
Her bir nörogörüntüleme tekniğinin araştırmalara sağladığı avantajlar ve dezavantajlar bulunmaktadır (zamansal çözümleme, mekansal çözümleme, ölçüm süresi, maliyet, radyasyon etkileri vb.). Depresyonun biyobelirteçlerine dair yapılan araştırmalar kullanılan görüntüleme tekniği ve metodolojik çeşitlilikten dolayı farklı sonuçlar verebilse de bu alanda yapılan derleme çalışmalar bazı beyin bölgelerinin ve beyin aktivitelerinin depresyonun teşhisi ve tedaviye cevabı öngörümünde birbiriyle örtüşen sonuçlar sunmaktadır (Lai, 2021). Bu bulguları bir sonraki yazımızda bulabilirsiniz.
KAYNAK:
– Başar, K., & Ertuğrul, A. (2005). Depresyon araştırmalarında kullanılan hayvan modelleri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 8(3), 123-134.
– Biomarkers Definitions Working Group, Atkinson Jr, A. J., Colburn, W. A., DeGruttola, V. G., DeMets, D. L., Downing, G. J., … & Zeger, S. L. (2001). Biomarkers and surrogate endpoints: preferred definitions and conceptual framework. Clinical pharmacology & therapeutics, 69(3), 89-95.
– Lai, C. H. (2021). Fronto-limbic neuroimaging biomarkers for diagnosis and prediction of treatment responses in major depressive disorder. Progress in Neuro-Psychopharmacology and Biological Psychiatry, 107, 110234.
Bizi takip edin: