Toplumsal İklim ve Ruh Hali/Sağlığı

Toplumsal İklim ve Ruh Hali/Sağlığı

“Umutların olmadığı, tesellisiz ve yürek paralayıcı bir yaşam yaşanabilir ama bekleyişler yoksa, bir şeylerin olup biteceğine, hayatta bir şeylerin değişeceğine dair bir bekleyiş yoksa yaşanamaz.
Kısacası bekleyişlerin olmadığı bir hayat yaşamak, umutların olmadığı bir hayat yaşamaktan daha zordur.”
(Eugenio Borgna, “Bekleyiş ve Umut”)

Ruh hali denilen –İngilizcesi ‘mood’ olan ve Türkçe’ye de “mod” olarak geçen- durumu genellikle yalnızca bireyselliğin sınırlarında olan bir şey, yalnızca kişinin kendi bedensel-ruhsal bütünlüğüyle ve sağlığıyla ilgili bir konuymuş gibi ele alma eğilimi, oldukça yaygın bir durumdur. Sanki insan, camdan bir fanusla kaplı bir belirlenmiş alanda, toplumsal alan ve kurallardan izole bir biçimde yaşıyor, toplumsal bir işleyişin bir parçası değilmiş gibi ele alınabiliyor… Bunun böyle olmadığını, hiçbirimizin camdan fanuslar içerisinde yaşamadığımızı, ruh hali ve sağlığının, ilk bakıştaki bireysel görünümünün aldatıcı olduğunu, hem ruh halinin hem de sağlığının, bireysel bir düzeydeki bir konu olduğu kadar, en az onun kadar da güçlü ve de etkili yanlarla, hatta yer yer ondan bile fazla bir düzeyde, toplumsal bir olgu olduğunu iddia ederek, bunu açıklamaya çalışacağım. Bunu yaparken İtalyalı çağdaş sosyal bilimci ve ünlü psikiyatr Eugenio Borgna’nın (1930-) ‘Umut ve Bekleyiş’ kitabından yararlanacağım. Borgna’nın kitabının –hatta genel olarak da bütün kitaplarının- eşine az rastlanır türden çok önemli bir çalışma olduğunu da bu noktada vurgulamak isterim.

Eugenio Borgna çeşitli psikoloji ve psikiyatri sorunlarının ele alınış biçimlerini bütün bir sosyal bilimler literatüründen alıntılar yaparak yetkinlikle ve son derece iyi örneklerle açıklarken, 1930’larda Fransa’da Renault fabrikasında çalışan bir işçinin günlüklerine de başvurur, günlükler üzerinden, genç bir insanın, fabrikada çalışan genç bir işçinin ruh haline dair toplumsal bir arka plan verir… İşçinin yazdıkları gün içerisinde yaptıklarının bir özetidir de aslında. İş baskısı, daha az zamanda çok daha fazla üretim yapılması isteğinin getirdiği stres ve ona bağlı olarak artan/artırılan kaygılar ve de bitmeyen bir daimi yorgunluk üzerinden şekillenen ruh halini etkileyici bir dille tasvir eder işçi. İşçinin oluşması dışsal faktörlere bağlı olan ruh hali buradan beslenir, ruh halinin ‘zemini’ budur, iş koşulları üzerinden oluşur ve de son halini alır. Bu durum da, bireysel bir olgu da olsa, ruh hali denilen şeyin toplumsal ilişkilerle, onun parçası olan iş yaşamıyla, gündelik hayatta yapıp ettiklerimizle olan ilişkisinin net bir örneği durumundadır diyebiliriz. İşçinin günlüğünde anlattıklarını, ruh halinin durumunu doğrudan kendi cümleleriyle aktaralım:

“İnsan dişlerini sıkmalı. Dayanmalı. Sudaki bir yüzücü gibi yapmalı. Ama bunu daima, ölene dek yüzme yönelimiyle yapmalı. Binebileceğimiz hiçbir kayık yok. Ağır ağır batacak, boğulacak olsak, dünyadaki kimse bunu fark etmez. Hiçbir değerimiz yok. Var olmamız bile bir nimet.”

Görüldüğü gibi eğer herhangi bir insan, kendi varlığının değersiz, makinelerin sürekli çalışan mekanik aksamı olan dişlileri arasındaki bir sıradan çark gibi görüldüğü bir ortamın içerisindeyse, insani canlılık vasfından kaynaklanan ruhsal hassasiyet ve haysiyetini de an be an yitirdiği bir insanlık ‘mod’una girmektedir. Genetik ya da başka türden bir ‘doğal’lıkla bir ilgisi yoktur bunun. Ancak insan mekanik bir aksam gibi görülse de, elbette hiçbir koşul altında öyle değildir. Etten, kemikten ve daha önemlisi bir ruhtan oluşmaktadır o. Bu mekanikleştirmenin en iyi eleştirisi durumundaki kült film Charlie Chaplin Modern Zamanlar filmini de bu bağlam ile birlikte düşünerek hatırlayalım. Sürekli bir zamanla yarış halinin olduğu, insanların iş yerlerinde baskılandığı (malum “mobbing” denilmekte buna) bir ortamda kişinin, iş yerinin sınırlarının ötesine geçtiği an, sanki bir tulum değiştirir gibi bir basitlikle değişmesi de beklenemez.

Profesyonel olarak yapılan bir iş, aslında bütün bir hayatın da asli bir parçasıdır. İş ortamındaki insanın omuzlarındaki ağır yük, bütün bir sosyal hayatının üzerine de adeta bir karabasan gibi çökecektir de. İşin olağan düzeyde bir insani koşullara getirildiği durumlarda ise bu yük önce hafifleyecek, mümkünse de tamamen ortadan kalkacaktır. Bunu yakın zamanlarda yoğunlaşan “kapitalizm ve psikoloji” başlığı altındaki araştırmalar da göstermektedir. Çalışma hayatı hem bedensel hem de belki daha çok ruhsal sağlığımızın üzerinde tartışmasız bir biçimde etkilidir. Açık bir olgu olarak bu durumu dikkate almazsak eğer, işsizlik ya da ekonomik nedenlerin ana tetikleyiciliği yüzünden buhrana girmiş bir insana “yeni hobiler edinmelisin” diyen kişinin trajikomik durumuna düşeriz. “Hobi” genel anlamıyla elbette çok güzel ve gerekli bir uğraştır, ancak hayatiyet açısından öncelik sırasını karıştırmamak da bütün insanlar için mantıksal bir şarttır.

Tekrar toplumsal durum ve ‘mood’ denilen şeye dönelim. Modumuz kuşkusuz toplumsal faktörlerin de şekillendirdiği, ayrıca böyle olması da iyi, ‘anormal’ olmayan ve son derece insani olan bir şeydir. Örneğin milyonlarca insanın öldüğü/öldürüldüğü devasa savaşlardan, özellikle de dünya savaşlarından sonra,  şahit olunan bir patlamada insanların yaşamlarını ya da uzuvlarını kaybettiği bir anın devamındaki günlerde, sanki hiçbir şey olmamış gibi yapmak, esas itibarıyla insan için ‘normal’ değildir. Üzülmek, dertlenmek, o ölümlerin yasını tutmak, o insanlar için çok üzülmek, hatta uykuların kaçması, insanın rahatsız olmasıdır ‘normal’ olan. İnsana dair olan, insanın ruhunu inciten büyük insanlık dramları karşısında hissiz kalacak kadar ‘İnsanlık’tan uzak düşmektense, bir süre kahrolmak daha insani bir harekettir kuşkusuz. ‘Sağlıklılık’ denilen şeyin içerisinde, hem bireysel hem de toplumsal biçimleriyle birlikte ele almanın doğrusu olacak olan, acının, üzüntülerin, kederin ve de gözyaşlarının da olduğunu hiç unutmamakta fayda vardır. Bunlar ki, insana insan olduğunu anımsatan, ruhunun derinliklerinden gelen kuvvetli hislerdir.

Z. Soner Dinç

    formu doldurun, biz sizi arayalım

    Veri Sorumlusu: Prof. Dr. Kemal Arıkan
    Adres: Halaskargazi Cad. No: 103, Gün Apt, Daire: 4B, 34371 Osmanbey/İstanbul
    E-posta: info@kemalarikan.com

    Paylaşmış olduğunuz kişisel ve özel nitelikli kişisel verileriniz, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) uygun olarak ve Tıp mevzuatı kapsamında yerine getirmiş olduğumuz hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmektedir. Danışanlarımız için hazırlanan Danışan KVKK aydınlatma Metnini ayrıca okuyunuz.

    Kişisel Verilerinizin Toplanması Usulü ve Hukuki Sebebi

    Kişisel verileriniz elektronik ortamda toplanmaktadır. Web sitemizdeki randevu alın kısmında form doldurduğunuzda da burada amaçla bağlantılı veri toplama faaliyeti yapılmış olacaktır.  Web sitemiz ve randevu Formunun bağlı olduğu e-posta yurt içi sunucularda barındırılmaktadır.

    Kişisel verileriniz; web sitesi üzerinden internet erişimleri 5651 sayılı kanun kapsamında log kaydı (ip adresi ve zaman damgası, trafik bilgileri, cihaz bilgisi, hangi sayfada ne kadar süre kaldığı vb.) domain-Server sağlayıcı tarafından tutulabilir. Web sitemizde reklam amaçlı çerezler kullanılmamaktadır. Çerezleri kapatma yöntemi politikada belirtilmektedir. Web sitesi adres, iletişim, hizmet sunulan alanlar hakkında bilgi verilmesi amacı ile uygulamaya konulmuştur.

    Kişisel verilerinizin işlenmesinin hukuki sebepleri;
    – 5651 sayılı Kanun
    – Meşru menfaat

    Kişisel Verilerinizin İşlenmesi Amacı

    Kişisel verileriniz KVKK 4/2 maddesinde belirtilen ilkeler dikkate alınarak, Sağlık ile ilgili mevzuat çerçevesinde öngörülen faaliyet çerçevesinde; sağlanan hizmetlerden yararlanabilmenizi ve hizmetlerimizin tanıtımını temin edebilmek, mevzuatın getirdiği saklama yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve diğer yükümlülüklere uymak amaçlarıyla işlenecektir.

    Kişisel verileriniz mevzuatta belirtilen süreler, mevzuatta düzenleme olmaması halinde meşru menfaat uygulamalarına bağlı olarak amaçla orantılı süre boyunca saklandıktan sonra dijital olanlar geri dönüşümsüz olarak silinme yoluyla imha edilmektedir. İlgili kişinin silme talebi halinde, mevzuata aykırı olmamak şartı ile derhal yerine getirilmektedir.

    Kişisel verileri saklanması ve imha politikamızda saklama süreleri detaylı olarak planlanmıştır. 5651 sayılı Kanuna göre trafik kayıtları en az 1 yıl tutulması gerekmektedir. Uygulamamızda 1 yıllık süreye uyulmaktadır.

    Kişisel Verilerinizin Aktarılması

    Kişisel verileriniz prensip olarak yurt dışına aktarılmamaktadır. Ancak web sitemizden sosyal medya hesaplarına (Instagram, Facebook, Twitter, Youtube) yönlendiğinizde web sitemizden ayrılmış ve yurt dışından sunulan bu hesaplara geçiş yapmış olacağınız bilinmelidir.

    Web sitemiz yurtiçinden sunulduğundan bu kapsamda alınan verileriniz yurtdışına aktarılmamaktadır. Aynı şekilde web sitemizde yer alan randevu formunun düştüğü mail adresi yurtiçinden sunulması sebebiyle formda yer alan kişisel verileriniz yurtdışına aktarılmamaktadır.

    Kişisel Verileriniz, yukarıda belirtilen amaçlara, KVKK ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak, yurtiçinde bulunan Turhost (veri işleyen) sunucularında barındırılmaktadır.

    Kişisel Verisi İşlenen İlgili Kişi Olarak Haklarınız

    KVKK 11. Maddesi ve yürürlükte bulunan diğer mevzuat çerçevesinde;
    Kişisel verilerinizin işlenip işlenmediğini öğrenme,

    • Kişisel verileriniz işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
    • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
    • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
    • Kişisel verilerinizin eksik veya yanlış işlenmiş olması halinde bunların düzeltilmesini isteme,
    • KVKK mevzuatında öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinizin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
    • Eksik veya yanlış verilerin düzeltilmesi ile kişisel verilerinizin silinmesi veya yok edilmesini talep ettiğinizde, bu durumun kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
    • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
    • Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız halinde bu zararın giderilmesini talep etme haklarına sahipsiniz.

    Taleplerinizi Öne Sürerken Uyulması Gereken Usul ve Esaslar

    Kişisel verinin konusu olan siz ilgili kişi olarak yukarıda belirtilen haklarınızı, kullanmayı talep ettiğiniz hakka ilişkin açıklamalarınızı içeren yazılı veya Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun belirlediği diğer yöntemlerle, başvuruda talep ettiğiniz hususun açık ve anlaşılır şekilde

    Yukarda sunulan adrese ıslak imzalı olarak posta yolu ile, elden veya bizde kayıtlı olan e-posta hesabınızdan gönderebilirsiniz.

    Müracaatınıza esas teşkil eden hususların şahsınız ile ilgili olması, müracaatınızda kimlik ve adres bilgilerinizin bulunması gerekecektir. Kimlik doğrulaması bizde bulunan bilginizle sınırlı olarak yapılacaktır. Başkası adına müracaatta bulunacak iseniz; özel yetki içerir vekaletname ile başvurmanız gerekmektedir. Başvuru için özel bir format olmamakla birlikte web sitemizde bulunan başvuru formunu kullanabilirsiniz, talebinizin net bir şekilde yazılması net bir cevap verilmesini sağlayacaktır.

    Bizi takip edin:

    Güncel Yazılar

    Haberler